Yarışma Hakkında
‘ İnsanların çevresi ile uyum ve denge içinde olması felsefesine dayanan akupunktur gibi, mimarlık da kentlerde yaşayan insanların yaşam koşullarını iyileştirecek ve sıradan olmayan eylemlerin başlatılmasını olanaklı kılabilmelidir. ’
‘ Akupunkturun ana ilkesinde olduğu gibi, bu eylem alanları basit ve etkisi hemen görülebilir türden, maliyetleri ise makul düzeylerde olmalı, kentlilerin günlük yaşamlarını kolaylaştırabilecek herhangi bir alana uygulanabilmeli, acil ihtiyaçlara cevap verebilmeli ve uzun vadede kentsel gelişime katkıda bulunmalıdır. ’
Dünyadaki tüm mimarlara ve mimarlık öğrencilerine açık, UIA kapsamında ve Celebration of Cities-3 , Maxmix Cities 3 adı altında üçüncüsü gerçekleştirilen bu yarışma da, katılanların yaşadıkları şehir ile ilgili gerçekleştirmek istedikleri bir hayallerini sunmaları istenilmektedir. Bu seneki yarışmanın ana fikrini ‘Maxmix’ kavramı oluşturmaktadır. Bu kavram; kentin sürdürülebilirliği için, yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu ifade etmekte ve bunu da geçmiş günümüz ve gelecek arasında kurulacak bağ ile yaratılacak değer tarafından sağlanabileceğini öngörmektedir. Bu bağlamda; “Maxmix” kavramı farklı alanlardaki dinamiklerin değişimi ve karışımıyla kentte yeni bir düzen kurma sürecini ifade etmekte ve kent içeriğinin çeşitli hale gelerek kent için yeni bir değer yaratma potansiyelini ifade etmektedir.
Kentin Tarihi Geçmişi ve Mevcut Sorun
‘M.Ö. 3000 yıllarında Bayraklı-Tepekule’de kurulan, bir liman kent ve ticaret merkezi olan İzmir-Smyrna, Pers istilasindan sonra Büyük İskender tarafından M.Ö.4.yy.da Pagos Dağı (Kadifekale) eteklerinde ve doğal liman arasında yeniden kurulmuştur. Yeni kent Kadifekale yamaçlarından, denize doğru uzanmaktaydı. Kentin varlığı deniz ticaretiyle yakından ilgiliydi. Çünkü kentin konumlandığı alan, Kadifekale'nin bulunduğu yer ile küçük bir koydan oluşan ve kenti gelecekte de şekillendirecek doğal bir liman arasında bulunuyordu. Bu doğal limanın etrafını dolaşan kavis, günümüzdeki Tarihi Kemeraltı çarşısının ana caddesini oluşturmaktadır. Kemeraltı Çarşısı, Mezarlıkbaşı semtinden Konak Meydanı’na kadar uzanan bölgeyi içine alan tarihi bir çarşıdır. Çarşının bugün ana caddesini oluşturan Anafartalar Caddesi, geniş bir kavis çizer. Yapıldığı ilk yıllarda çarşı, kısmen tonozlu, kiremit örtülü, yan sokakları ve arastalarıyla bir kapalı çarşı görünümündeydi. Çarşı, Kemeraltı adını bu bölümlerin üstünün kapalı olmasından almaktadır.
İskender’in kurduğu bu kent, daha sonra Roma topraklarının bir parçası olup ilerleyen zaman içersinde 1071 yılında Türklerin Anadolu’ya girmesiyle Türk egemenliğine girmiştir. Haçlı seferlerinden sonra Venedik ve Cenevizlilerin eline geçen kentte her geçen gün ticaret gelişmiştir. Türkler azınlık olarak Pagos Dağı’nın zirvesindeki Kadifekale’de kalmışlardır. Böylelikle şehir yukarıda Türk İzmir, aşağıda Hıristiyan İzmir olmak üzere ikiye bölünmüştür.
1426 yılında Osmanlı egemenliğine geçen şehir, tepedeki yerleşim yerleri ile liman birleşmiş ve buralarda da Müslüman nüfusun artmasını sağlamışlardır. Gelişen ticaret ile İngiliz, Fransız ve Hollandalılar şehre gelmiş ve İzmir, Doğu Akdeniz’in en önemli liman kentlerinden biri haline gelmiştir. 1838 yılında Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında imzalanan serbest ticaret antlaşmasıyla, İmparatorlukta yabancılara ticaret yapma hakkının tanınmasıyla, Sakız Adası'nda ticaretle uğraşanlar İzmir'e gelip, yerleşmeye başladılar. Böylece İzmir, Batılı devletlerle olan ticari hacmine paralel olarak 1.Dünya Savaşına kadar sürecek büyük bir gelişim ve dönüşüm içine girmiştir. Bu savaş ile Yunan işgali altına giren kent, Sevr Antlaşması ile Yunanistan’a bağlanması öngörülmüştür. Bu işgale karşı Türk ulusal direniş hareketi başlamış, 9 Eylül 1922’de Türk Ordusunun İzmir’e gelmesi ile Yunan İşgali sona ermiştir. Dört gün sonra, 13 Eylül 1922 sabahı İzmir’de büyük bir yangın başlar ve tüm kenti çok kısa bir sürede sarar. Bu felaketten sonra İzmir, tekrardan ayakları üstünde durmaya çalışır.
Halen önemli bir ticari ve turistik merkez olan İzmir, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile ön plana çıkmaktadır. İzmir; su kemerleri, stadyumu, antik tiyatrosu ve tarihi antik agorası ile gelişmiş, düzenli bir kent olarak imar edilmiştir. Ticaretin, sanatın, felsefenin yoğunlaştığı, politik toplantıların ve seçimlerin yapıldığı, anıtlar ve heykellerin bulunduğu Smyrna’nın merkezi olan Agora, M.S. 178 yılında depremle yıkıldıktan sonra Marcus Aurelius ve eşi Faustina tarafından yeniden inşa edilmiştir.
İzmir Agorası, Hippodamos şehir planına göre merkeze yakın bir yerde kurulmuştur. Üç kat halinde inşa edilen agora, İon agoralarının en büyüğü ve en iyi korunmuş olanıdır. İzmir agorasının, dikdörtgen formda, ortada geniş (120 x 180 m) bir avlu etrafında sütun ve kemerler üzerine inşa edilmiş üç katlı stoa ve önünde merdiveni olan bileşik bir yapı olduğu anlaşılmıştır. İzmir Agora’sı, Antik çağdan günümüze kadar gelebilen nadir yapılardan biridir. Günümüzde de halen üniversite, belediye ve oda kuruluşları ile ortak düzenlenen çalışmalarla Agora kazı alanı genişletilmekte ve eldeki imkânlar doğrultusunda Agora gün ışığına çıkartılmaya çalışılmaktadır.
vaziyet planı
önerilen yeni meydan
Günümüz kent merkezi Konak Meydanı’ndan başlayan, Kemeraltı boyunca uzanan ve Agora ile buluşan tarihi bir aks ortaya çıkmaktadır. Bu tarihi aks boyunca, çeşitli alışveriş merkezleri, çarşılar, bedestenler, camiler ve tarihi özelliklere sahip yapılar bulunmaktadır. Bu aksı takip ettiğinizde İzmir’in tarihsel sürecini ve gelişimini izleyebilirsiniz. Bu aks yeniden düzenlenip İzmir’e kazandırılan Konak Meydanı ile başlamaktadır. Aks, Kemeraltı boyunca uzanan kıvrımlı Anafartalar Caddesi’ne giriş ile devam edip, bu cadde boyunca devam etmektedir. Tarihi Sinagog ve havraların bulunduğu ve günümüzdeki en hareketli alışveriş ve pazar sokaklarından biri olan Havra Sokağı ile kesişen aks, Namazgah’da bulunan ve İkiçeşmelik Caddesi tarafından önü kapanan tarihi antik Agora’ya çıkmaktadır. Ancak Agora’nın önünü kapatan ve algılanmasını engelleyen niteliksiz yapılaşma, kaldırımlara kadar taşan eski işyerleri ve yoğun araç trafikli İkiçeşmelik Caddesi bu aksın ortaya çıkmasına engel olmakta ve Agora’nın kentli tarafından algılanmasını büyük ölçüde engellemektedir. Belediyece yapılan kamulaştırma ve yıkım çalışmaları ile agora’nın ortaya çıkarılmasına çalışılmaktadır ancak sadece bu müdahele yeterli değildir. Bu çalışmanın yanında, bölgenin ortaya çıkarılabilmesi için araç yoğun trafikten uzak, yaya odaklı kentsel ölçeklerde müdaheleler gerekmektedir.
yıkım alanı
önerilen yeni düzenleme
Öneri
Burada; akupunktur ilkesinde olduğu gibi basit, etkisi hemen görülebilir, maliyeti makul, yaşamı kolaylaştırabilecek kentin kültürüne, turizmine, ekonomisine ve ulaşımına katkıda bulunacak noktasal müdahaleler yapılmalıdır.
Bu aksı ortaya çıkarabilmek için, Agora önündeki yapılaşmayı kaldırmak, bölgeyi bölen caddeyi yeraltına alarak bu aksı bütünleştirecek ve Agora’yı kentliyle buluşturacak yeni bir kent meydanı gerçekleştirilmelidir. Bu meydan, farklı aktivitelerin buluştuğu, tarihimizi, kültür çeşitliliğimizi yansıtan, geçmiş-günümüz-gelecek arasında tüm zamanların değerlerinin, dinamiklerinin ve işlevlerinin harmanlanacağı ve gelecek nesillere aktarıldığı bir meydan olmalıdır. Bu meydan, antik agorayı insanlara tanıtan, anlatan ve o antik yılların içinde yaşatabilen öğelerle nitelendirilmelidir. Kurulan bu tarihi bağ ile gelecek nesiller İzmir kent tarihine daha yakın olacaktır, yaşadıkları kenti daha çok benimseyeceklerdir.
yeni vaziyet planı
Bu müdahele ile günümüz kent merkezi olan Konak Meydanı ile yeni antik kent merkezimiz Agora birleşecektir. Bu birleşme ile bu bölgedeki tüm tarihi özelliklere sahip nitelikli yapılar korunarak gelecek kuşaklara aktarılması sağlanacaktır. Ayrıca bu aks ve yaratılan bu meydan ile kentsel cazibe alanları artacak, turizme ve ekonomiye katkısı sayesinde, kentteki istihdam sorununa da bir ölçüde çözüm yaratılmaya çalışılacaktır. İkiçeşmelik Caddesi’nin yeraltına alınarak, bu alana bir meydan düzenlemesiyle de kent içi trafiğin azaltılmasında yardımcı olunacaktır.
Bölgede yapılacak noktasal ama büyük etkili düzenleme dalga dalga yayılacak ve kentin diğer alanlarına da ulaşacaktır. Bunun sağlanmasındaki en önemli faktörlerden birisi de ortaya çıkarılacak Agora ve kenti içindeki tarihi aksdır. Bu noktasal müdahele sadece kentsel ölçekli bir proje olmayıp, tarihi, mimari, ekonomik ve sosyal anlamda büyük kazanımları da vardır.
agora ve katlı otopark
Ikiçeşmelik caddesi ve katlı otopark
Sonuç
Müdahaleyle kentte yeni bir düzen oluşarak, içeriği çeşitlenecek ve içindeki etkileşimlerle yeni, sürdürülebilir bir değer yaratma ve kentsel gelişme potansiyeli oluşacaktır.
Bu gelişim, dalga dalga yayılacak ve yaşam koşullarının iyileşerek insanların çevresi ile uyum ve denge içinde yaşayacağı dinamik ve çekici bir kenti ve yeni kent meydanını hayata geçirecektir.
H.Onur Dinmez (mayıs 2009)
ENGLISH SUMMARY
Izmir-Smyrna, a harbor city and a commercial center, was first settled in Bayrakli-Tepekule at A.D.3000. After Persian invasion, city was resettled by Spartacus between MountPagus (Kadifekale) and natural harbor at A.D.4th century. Curve which surrounds harbor, formed today’s Historical Kemeralti Avenue.
Izmir was reconstructed as an ordered, developed city with aqueducts, stadium, amphitheatre and Agora. Agora, center of Smyrna, was center of commercial activities, art, philosophy, political meetings and elections filled with sculptures, monuments and it was reconstructed by Marcus Aurelius and his wife Faustina after the earthquake in A.D.178.
There is a historical axis where starts at Konak City center, passes Kemeralti and meets Agora. But buildings in front of Agora and Ikicesmelik Avenue hinder the perception of Agora.
Like acupuncture principal, there has to be easy, effective, economic point interventions which contribute culture, tourism, economy and transportation of city.
To arise axis, we have to remove buildings in front of Agora, put avenue underground so axis will be whole and a new center will be established which meets Agora with city. This center will have different activities reflecting our history, culture and mixes the values, dynamics and functions of past-today-tomorrow and transfer to future generations.
With these interventions, there will be a new order in city, various content and influences; new, sustainable value and urban development potential will take form.
This development will spread, life standards will be better and there will be a new, dynamic and attractive city and center where people live in pertinence and balance.